25 Şubat 1907’de dünyaya gelen Sabahattin Ali, Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı’nın önde gelen öykü ve roman yazarlarından biridir.
Sabahattin Ali; köy, kasaba ve kent gerçeklerini ilk defa toplumcu gerçekçi ve gözlemci bir anlayışla eserlerinde yansıtmıştır. O’na göre edebiyatın amacı insanlarda daha iyiye daha güzele yükselmek arzusu uyandırmak olmalıdır. Roman ve hikayelerinin teması köy, kasaba, kent insanlarının gündelik yaşamıyla yakından ilgilidir. O, romanlarındaki insanların bireysel yaşamlarını ardındaki toplumsal sorunlarla ilgilenmektedir. Okuyucuyu bu sorunlar üzerinde düşünmeye yönelten yazar, 1 Nisan 1948 tarihinde hayata gözlerini yumdu.

Sabahattin Ali Hikayelerinden; “Kırlangıçlar”

Sabahattin Ali Hikayelerinden; “Kırlangıçlar”

Şehrin kıyısında, ufacık bir derenin kenarında, dalları suya sarkan ihtiyar bir söğüt ağacı vardır. İlkbaharın başlangıçlarında bu söğüdün dallarına bir dişi kırlangıç gelip kondu;

Derenin bir başından bir başına yıldırım gibi uçan, beyaz göğüslerini suya dokundurarak şeffaf kanatlı küçük böcekleri yakalayan diğer kırlangıçlara bakmaya başladı. Başını hafif hafif sallıyordu. Derin düşüncelere daldığı belliydi. Söğüdün dalları hışırdadı. Bir erkek kırlangıç geldi, dişinin karşısındaki dala kondu. (daha&helliip;)

0 Yorum

Sabahattin Ali: “Kazlar Hikayesi”

Sabahattin Ali: “Kazlar Hikayesi”

Hikaye Oku; Dudu, elinde mektupla hızlı hızlı öğretmenin evine gitti:

– “Şunu okur musunuz?” dedi, “Seyit’ten geliyor!”

Köyde bekarlıktan canı çıkan öğretmen, Dudu’nun çenesinin altından doğru görünen göğsüne yandan bir göz attı. Kadının esmer teninde elbiselerinin hafifçe gölgelediği bir yol, öğretmeni bir iki kere yutkundurdu. Sonra elini uzatarak:

– Ver bakalım, dedi. (daha&helliip;)

0 Yorum

Sabahattin Ali Hikayelerinden; “Bir Firar”

Sabahattin Ali Hikayelerinden; “Bir Firar”

Hikaye Oku;

İki candarma İdris’i aralarına almış götürüyorlardı.

İdris ayaklarına basamayacak haldeydi. Candarmalar çok dövmüşlerdi, fakat seke seke yürümeye çalışıyordu.

Bayram namazında İmamköy Camii’ni bastığını ve orada namaz kılanları soyduğunu en nihayet itiraf etmişti.

Hâlbuki böyle bir şeyden haberi bile yoktu…

Ne çare?.. Dayak bu… Her şeyi söyletir. (daha&helliip;)

0 Yorum

Çok Güzel Bir Hikaye; “Viyolonsel”

Çok Güzel Bir Hikaye; “Viyolonsel”

Güneş, yüzüne yeşil yelpaze tutan mahçup bir kadın gibi iri yapraklı ağaçların arkasına saklanırken, muhtelif milletlere mensup bir seyyah kafilesi -sarı otlardan yapılmış evleri arı kovanına benzeyen- bir zenci köyüne girdiler.

Kabile reisi, yirmi seneden beri Afrika’nın bu sapa köşesine uğramayan beyazları güzel karşılayabilmek için bütün boncuklarını, fildişiriden yapılmış ziynetlerini taktı, eline, üzerine işlemeli büyük yayını alarak maiyetiyle beraber köyün ortasındaki meydanda bekledi. (daha&helliip;)

0 Yorum

“Köstence Güzellik Kraliçesi”nin Hikayesi

“Köstence Güzellik Kraliçesi”nin Hikayesi

Dört seneden beri görmediğim Berlin’e yeni gelmiştim. Kah kerpiç evli kasabalarda, kah kızgın güneşle açık mavi denizin kavuştuğu Akdeniz kıyısındaki şehirlerde oturarak ve bazan da yaşlı bir at sırtında ve fundalıklı yollarda köyden köye giderek geçirdiğim bu dört seneden sonra; Berlin bana eskiden hiç görmediğim bir yer gibi geldi. Alacakaranlıkta indiğim istasyonun merdivenlerinde ayaklarım ve karşıma çıkan büyük bir gazinonun şiddetle aydınlatılmış pencerelerinde gözlerim acemileşti. Eşyamı bir otele bırakır bırakmaz, üstümü bile değiştirmeden, sokağa fırladım, ağır ağır yürümeye başladım. (daha&helliip;)

0 Yorum

Sabahattin Ali Hikayelerinden “Hasan Boğuldu”

Sabahattin Ali Hikayelerinden "Hasan Boğuldu" Kazdağı’nın Adalar Denizi’ne bakan yamaçlarından birindeki bir yörük obasına gidip dört beş gün kalacaktım. Edremit pazarına çıra ve bal satmaya geldiği zamanlar ahbap olduğum ve devlet kapısında birkaç ufak işine yardım ettiğim uzun boylu, ak sakallı bir yörük beni davet etmiş: - Çadırda yatmayı gözün tutarsa buyur! Taze bal yersin,…

0 Yorum

Sabahattin Ali Hikayelerinden Bir Aşk Hikayesi; “Değirmen”

Sabahattin Ali Hikayelerinden Bir Aşk Hikayesi; “Değirmen”

Hiç sen bir su değirmeninin içini dolaştın mı adaşım?.. Görülecek şeydir o… Yamulmuş duvarlar, tavana yakın ufacık pencereler ve kalın kalasların üstünde simsiyah bir çatı… Sonra bir sürü çarklar, kocaman taşlar, miller, sıçraya sıçraya dönen tozlu kayışlar… Ve bir köşede birbiri üstüne yığılmış buğday, mısır, çavdar, her çeşitten ekin çuvalları. Karşıda beyaz torbalara doldurulmuş unlar… (daha&helliip;)

0 Yorum

Sabahattin Ali Hikayeleri: Pazarcı Hikayesi

Sabahattin Ali Hikayeleri: Pazarcı Hikayesi

Hikaye Oku: Tekaüt olduktan sonra karısının memleketi olan Ege Denizi kıyılarındaki bu kasabada ufak bir dükkan açıp tuhafiyecilik yapmak istedi. Pek becerikli idi. Balkan Harbi’nde yaralandıktan sonra da bir kere istifa ederek askerlikten ayrılmış, Üsküdar’da Uncular Sokağı’nda ufak bir yağ ve sabun dükkanı açmıştı. O zaman üç ayda işini o kadar ilerletti ki, karşı sırada daha büyük bir mağaza tutarak oraya taşındı. Fakat seferberlik çıkınca işler karıştı, tekrar askere istediler. Bir hastalık bahane ederek gitmemenin imkanını bulmak üzere idi; karısı tutturdu, (daha&helliip;)

0 Yorum

İçeriğin sonu

Yüklenecek başka sayfa yok