Masallarımız; “Cihan Şah’a Söylenmeyen Sır” Masalı
Masallarımız; "Cihan Şah’a Söylenmeyen Sır" Masalı Masallarımız Masallarımız; "Cihan Şah’a Söylenmeyen Sır" Masalı :Vakti zamanın birinde büyük bir diyarın padişahı vardı.
Çocuk Hikayeleri, Masal, Sesli Masallar, Masal Oku, Çocuk Masalları
Masallarımız; "Cihan Şah’a Söylenmeyen Sır" Masalı Masallarımız Masallarımız; "Cihan Şah’a Söylenmeyen Sır" Masalı :Vakti zamanın birinde büyük bir diyarın padişahı vardı.
Anadolu Masalları – Masal Oku; Bir varmış, bir yokmuş. Allah’ın kulu çokmuş. Çok söylemesi günahmış; hikaye söylemesi sevapmış. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde bir kurt yaşarmış. Köyün kıyısında kışları açlıktan kıvranıyormuş. Yine böyle bir gün: (daha&helliip;)
Bir zamanlar, büyük bir dağın tepesinde bir kartal yuva yapmış. Bir süre sonra kartalın, dört adet de yumurtası olmuş. Yumurtalar henüz kuluçka dönemlerindeyken dağda bir deprem olmuş. Kartalın yuvasındaki dört yumurtadan biri, depremin şiddetiyle yuvadan düşüp, dağın tepesinden yuvarlana yuvarlana, vadideki bir çiftliğe dek ulaşmış. Bu çiftlik, bir tavuk çiftliğiymiş. Çiftlikteki tavuklar, kendi yumurtalarına pek benzemeyen bu değişik ve biraz da büyük yumurtayı sahiplenmek istemişler. Yaşlı bir tavuk, yumurtayı koruması altına almış ve öteki yumurtalardan çıkacak yavrulardan ayırmaksızın büyütmeye karar vermiş. (daha&helliip;)
Hazine Hikayesi, Define Hikayesi, Hikaye, Hazine, Define,
Bağdatlı bir adam kendisine kalan büyük bir mirası kısa zamanda saçıp savurarak tüketti. Fakirleşip zarurete düşünce ağlayıp sızlanmaya, el açıp Allah’a yalvarmaya başladı. Günlerce dua etti. Hikaye
Nihayet bir gece rüyasında kendisine ta Mısır’da bir hazine yeri gösterildi ve yeniden zengin olabilmesi için oraya gidip onu çıkarması söylendi. Adam hiç vakit kaybetmeden yola koyuldu. Haftalarca yürüdükten sonra aç, susuz ve perişan bir halde Mısır’a ulaştı ve kendisine gösterilen define yerini araştırmaya başladı. (daha&helliip;)
Hikaye, masal, hikaye oku, hikayeler, masal oku, masallar, öykü,
Bir zamanlar fakir bir oduncu varmış. Ormandan odun keser geçimini bu şekilde sağlarmış.
Günlerden bir gün yine bir göl kenarında yaşlı, kuru bir ağacı kesmek istemiş. Baltasını ağacın dalına asmış, sonra ağaca çıkmaya çalışmış. Güya önce geniş dallarını kesecekmiş. Fakat dala tırmanırken, baltasına dokunmuş ve baltası göle düşmüş. Göl derin, dibi bataklık ve hava da çok soğukmuş. Çaresiz bir şekilde ağacın altında ağlamaya başlamış. (daha&helliip;)
(Mutluluk, elimizdekilerle yetinmektir belki de…)
Kısa Hikayeler, Kısa Hikaye, Hikaye, Öykü.
Bundan çok uzun zaman önce mutsuz bir kral varmış. Ne yapsa, ne etse mutlu olamıyormuş. Derken ülkenin en bilge kişisini huzuruna çağırtıp mutluluğun formülünü sormuş. Bilge:
– Kral hazretleri! Mutsuzluktan kurtulmanın tek yolu, mutlu bir adamın gömleğini giymektir. demiş. (daha&helliip;)
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, cinler cirit oynarken, eski harman içinde. Seyreden seyran eden çokmuş ama, “çok ” demesi günahmış; akıllı uslusu da varmış ama, bizden daha delisi yokmuş… Ne ise hoppala hoptan, sana bir mintan kestirdim, makas kesmez, iğne batmaz toptan…
İlikleri karpuz, düğmeleri turptan…
Ne aslı var, ne astarı ama, giyersin gene, hiç yoktan… (daha&helliip;)
Bir zamanlar, bir ülkede bir balıkçı varmış. Bu balıkçının iki oğlu varmış. Balıkçılığı, çocuklarına da öğretmiş.
Bir zaman sonra da ölmüş.
Oğulları baba mesleğini sürdürmeye karar vermişler.
Bir kayıkla, karşı tarafta bulunan bir adaya gelmişler.
Ağlarını serip balık beklemeye başlamışlar. Derken, şiddetli bir fırtına çıkacağını anlayan büyük kardeş: (daha&helliip;)
Masal Oku; Evvel zaman içinde kalbur saman içinde dünyanın en yüksek yerinde yücelerden yüce bir dağ varmış. Ardında düşler, hayaller, güzellikler yaşarmış. Kaf Dağı’na bir giden oradan asla ayrılmazmış. Orayı bir gören dünyaya dönüp bakmazmış. çünkü orada başı göklerde dolaşan kocaman devlerle mini minnacık cüceler yaşarmış. Masal bu ya canlarım, kimseleerin görmediği, tatmadığı meyvelerle, görülmedik çiçekler iç içeymiş. Renkli dev kelebeklerle minicik cüce filler, başı göğe eren develer hep o ülkede yaşarmış. (daha&helliip;)
Keloğlan Masalları: Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, uzak ülkelerden birinde bizim keloğlan yaşarmış. Keloğlan kelmiş, keleşmiş ama özellikleri pek bir güzelmiş. İnsanlarla ilgilenir, arkadaşlarına iyi davranır, hayvanları sever fakat çalışmaktan pek hoşlanmazmış. Anası ona ne zaman bir iş buyursa bir bahane uydurur, anası kızınca da oraya buraya saklanır dururmuş. (daha&helliip;)
Hikaye Oku; Zamanın birinde uzak diyarlardaki bir ülkenin kralı yerine tahta geçmesi için üç erkek evladından biri arasında seçim yapmak durumundaydı. Kral bu seçimde çok zorlanıyordu; çünkü evlatlarının üçü de akıllı ve yürekliydiler. Oğullar üçüz ve aynı yaştaydılar. Kral bu duruma çözüm bulamayınca bir bilgeye danıştı ve onun önerisine uymaya karar verdi. (daha&helliip;)
Bizim bilmediğimiz çok eski olmayan zamanların birinde, köylerden şirin mi şirin bir köyde, yaşamakta olan ailelerden biri de Keloğlan ile anasıymış.
Fakirlik adeta yazgılarıymış.
Onca yıl, anası bu fakirlikten kurtulmak için çok uğraşmış, ama, bir türlü kurtulamamış. (daha&helliip;)
Keloğlan Masalları: Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur zaman içinde develer tellalken, pireler berberken, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallarken; ülkenin birinde bir kasaba varmış. Bu kasabanın kenar mahallelerindeki bir kulübede, çok fakir bir keloğlan ile ihtiyar annesi yaşamakta imiş. Keloğlan çok akıllı ve becerikli olmasına rağmen çalışmaktan hoşlanmaz, tembel tembel evde oturmayı, ne buldu ise yiyip, içmeyi ve uyumayı severmiş. Tembel mi tembel, saçsız kafası ile de çok çirkin olduğu için herkes ona keloğlan dermiş. Keloğlanın ihtiyar annesi ise el çamaşırı yıkar, hem kendini, hem de tembel keloğlanı beslemeğe çalışır, zorluklar içinde geçinirlermiş. (daha&helliip;)
Bir varmış bir yokmuş. Allah`ın kulu çokmuş, bir dağın başında, bir ormanın yanıbaşında Keloğlan‘ın yaşadığı köy varmış.
Keloğlanın bir tek anacığı, anacığının da bir tek kel oğlu varmış. Dünyada başka kimseleri olmadığı için hep birbirlerine destek olurlar, kuru ekmek yeseler kimselere belli etmezler, padişahlara layık yemekler yedik diyerek kötü durumlarından kimseleri haberdar etmezlermiş. (daha&helliip;)
Bir gün başımdan kavak yelleri esti… Nasip, kısmet deyip düştüm yola. Az gittim, uz gittim; inişlerde ter dökerek, yokuşlarda tırnak sökerek dere, tepe düz gittim, üç köy çıktı uğruma. İkisi viran, meran; birinin de aslı var, astarı yok… Aslı astarı yok köyde üç kuyu kazdım, üç kuruş kazandım. İkisi silik milik, birinin de yazısı var, turası yok. (daha&helliip;)