You are currently viewing “Silewro Etkisi” Hikayesi 1. Bölüm
  • Post comments:0 Yorum

Si: “Ne düşünüyorsun Şuha? Sence yanlış yapıyor olabilir miyiz?”

Diye mırıldanır karısına.

Si, birlikte önünde durdukları lazer pencereden, dışarıda ellerini açmış güçlü bedeniyle göğsünü gererek gözleri kapalı gökyüzüne doğru rüzgarın sesini dinleyen oğulları Kaluya bakarken gururla.

Şuha: Si, vazgeçmek için henüz geç değil!

Yalvarırcasına bakarak yüzüne kocasının cevap verir.

Si: Hayır artık çok geç, onun varlığını artık biliyorlar. Biz şimdi vazgeçsek bile peşine düşecekler ve onu bulana kadar durmayacaklar… Çok üzgünüm!

Şuha : Bilemiyorum Si, bilemiyorum.

Başını eğerek üst kata çıkmaya yönelir hazırlık yapmak üzere Şuha. Zira neyle karşılaşacaklarını az çok tahmin ediyordu.

Buluşma ertesi gün, gün ortasında ve şehirden çok uzakta olan AHİALAS adlı aktif yanardağın eteğinde olacak. Si ailesini şehirden kaçarken kullandıkları hava aracına bindirip AHİALAS’a doğru yola çıkarlar. Buluşma noktasına doğru seyir halinde olan geminin pilot koltuğunda gemiyi kullanan “Sİ”, yanar dağ görüş menziline girdiğinde, aniden gemiyi durdurur. Büyük bir korkuyla eli ayağı titremekte olan Si, yavaşça oturduğu yerde başını dümene doğru eyer, derin bir nefes, çok derin bir nefes aldıktan sonra nefesi boşaltırken başını hafifçe dümenin koluna vurur. Sonra aniden başını geri kaldırır ve ailesine döner.

Si : Şuha… tatlım, Kalu oğlum.. eğer isterseniz hemen şimdi geri dönebiliriz, peşimize düşseler bile umurumda değil, bizi bulamayacakları bir yer öyle yada şöyle bulurum! Söz veriyorum!

Kalu kendisini koltuğuna bağlayan emniyet kemerini çözmek için kemerin üzerindeki düğmeye kısa bir süre bakar ve açmak için düğmeye dokunur. Koltuktan kalkıp babasının yanına iki adım attıktan sonra elini babasının omzuna koyar ve “Önemli değil baba, onlara AHAD gibi olmadığımı kanıtlamama izin ver… üstesinden geleceğiz, söz veriyorum.’’

Kalın sesiyle fısıldarcasına konuşur, başını kaldırıp AHİALAS’a doğru derin bir bakış atar ve tekrar babasına yönelerek : “Devam etmeliyiz.!” Dedikten sonra tekrar yerine geçer ve kemerini bağladıktan sonra babasıyla göz göze geldiğinde tekrar onaylarcasına hafifçe başını aşağı yukarı oynatarak işaret eder…

Si oğlunun sözleriyle birazcık heyecanla karışık korkusu hafifleyerek ellerini dümene koyar ve dümen kollarını birbirlerine doğru bastırarak ilerlemeye devam eder. Birkaç dakika geçmeden yanar dağa yaklaşırken karşısına çıkan manzaraya şok olan ‘Sİ’ şaşkınlıkla dolu yüzüyle…

Si : Olamaz!!! Tüm orduyu getirmişler, tüm silahları… bilemiyorum….

Derken gemiyi yavaşlatmaya başlar ki, gemisine bağlantı talebi uyarısı gelir, Si tekrar ailesine göz ucuyla baktıktan sonra bağlantı onay komutunu verir.

Şuha ve Si korku ile karışık heyecandan doğaları gereği oğullarının aksine kısacık olan boynuzlarının ucu alev renginde parlamaya başlar… Derken… aniden sakin ve temiz bir ses gelir telsizden…: Dikkat! Lütfen hava aracınızı iyice yavaşlatın ve ani manevra yapmadan size işaret edilen iniş alanına sakin bir şekilde inişinizi yapın.

Si telsize cevap verir : Konsey üyeleri ordu getireceğinden bahsetmemişti.? Savaşçılar neden burada ?!

Telsizdeki ses : Kiminle konuşuyorum? Lütfen kendinizi tanıtın.!

Si : Adım Si! Savaşçı!

Si adını söylerken şaşırtıcı bir şekilde sert bir uslub kullanmayı terci etti

Savaşçı bi süre durakladıktan sonra şaşkın bir sesle cevap verir :

Savaşçı : Si mi ?

Si : evet!! Eminim beni tanıyorsundur asker!

Savaşçı birazcık kekeleyerek gene şaşkın bir sesle

Savaşçı : Baş komutan Si! Elbette sizi tanıyorum efendim!

Si : Eski! ‘’ kısa cevaplar Si’’

Savaşçı : Efendim burada olmamızın tek nedeni güvenlik amaçlıdır, sizi temin ederim ki size ve ailenize her hangi bir zarar gelmeyecektir.. tabi eğer…

dedikten sonra telsiz bir anlığına sustuğunda Si hemen atılır.

Si : Tabi eğer ne ?

Savaşcı : Efendim size söz veriyorum her hangi bir atak olmadığı sürece hiçbir silahımız aktive edilmeyecektir!

Si son bir kez dönüp ailesine bakar ve önüne döndükten sonra talimat edildiği gibi gemiyi iyice yavaşlattıktan sonra ordunun silahları, savaş makineleri ve silahlarıyla gemiye hedef almış askerlerin oluşturduğu daire içerisindeki lazerle oluşturulmuş dörtgen şeklideki işarete doğru ilerler ve sakin bir şekilde inişini tamamlar. Yerde gözleri kamaştıran o lazer ışınlarından oluşan dikdötgen zeminden hareketlenmeler başla… İlk başta sadece dikdörtgenden oluşan ve ortası boş olan alan bir anda tamamı kırmızıya döner ve geminin iniş takımlarına parazitmişçesine bulaşmaya başlar. İniş takımlarını tamamen kapladıktan sonra hareket kesilir. Bu zemin lazeri gemiyi adeta yere çivilemişti ve geminin tüm sistemlerini ele geçirmişti ancak komutan müdahale emri vermeden önce “Sİ” nin tepkisini ölçmek niyetindeydi. Birkaç saniye geçmeden telsizdeki ses:

“lütfen motorları kapatın” diye konuşur. Si denileni yapar ve kapıların açılması için geminin arkasına doğru yürürken bilgisayara sesli komut verir. Bu esnada Şuha ve Kalu yerlerinden kalkmıştır. Şuha eşinin yanına doğru adımlar ve kapı açılırken ona iyice sokularak mırıldanıp “Si, korkuyorum.’’ Arkasında duran kendinden emin duruşuyla hayranlık uyandıran oğlu Kalu’ya bakar, sonra tekrar önüne döner ve geminin kapısı son noktasına doğru açılırken kendine çeki düzen verircesine duruşunu ve başını dikleyerek gözlerini dışarda duran savaşçılara diker. Kapı sonuna kadar açılmıştır ve ortalıkta aktif olan yanar dağın lavlarının fokurdama seslerinden başka en ufak bir ses yoktu. Yüzlerce savaşçı şaşkınlıkla gemiye doğru bakıyor bir milyon yıldır türünün tek örneği olduğunu düşündükleri yaratığın bir ikincisinin gemiden dışarı çıkmasını bekliyorlardı. Si ve Şuha kapının hemen önüne doğru ilerlerken, onlara doğru gelen uzun ve parlak beyazlıkta bir elbisede ki konsey üyesini fark eder Si ve Şuha ona doğru yürürken birkaç adımdan sonra karşılıklı dururlar.

Si : Sevgili konsey üyesi buna gerçekten gerek yoktu. Size mesajımda da belirtmiştim oğlumuz kötülük barındırmıyor.

Kaşkl (konsey üyesi) : Si. Onun oğlun olduğunu biliyoruz ve her baba gibi sen de onun için endişe ediyorsun ve bu gayet normal. Seni anlayabiliyorum, fakat risk almayı göze alamayız. Tarihi felaketi sende biliyorsun.

Si başını öne eğer birkaç saniye düşündükten sonra başını kaldırıp konsey üyesinin gözünün içine bakarak başını ona iyice yaklaştırır ve “bazen kendi sonumuzu kendimiz hazırlarız’’ diye tehdit vari sözleriyle konsey üyesine göz dağı verircesine konuşur ve geri çekilip onun hemen yanına durup yüzünü onlarla birlikte gemiye döner ve beklemeye koyulur…

Bir cevap yazın